Psikofarmakoterapi ruhsal bozuklukların veya hastalıkların ilaçla tedavisidir.Psikofarmakoterapi, psikiyatrik bozuklukların tedavisinde temel rol oynar. Birçok psikiyatrik bozukluklarda ilaç kullanımı zorunlu olabilir. Psikiyatrik hastalıklarda psikofarmakoterapibazen tek başına kullanılırken, bazen de psikoterapi ile birlikte uygulanabilmektedir. Ayrıca psikofarmakoterapi, farklı psikoterapi biçimlerinin uygulanması için gerekli psikolojik durumu stabilize etmeyi de mümkün kılar.Psikofarmakoterapi, psikotik bozukluklar, bipolar bozukluklar, depresyon, anksiyetebozuklukları, alkol-madde kullanım bozukları dahil olmak üzere tüm psikiyatrik hastalıkların tedavisinde kullanmaktadır.Psikofarmakoterapi psikiyatristler tarafından kişi merkezli, disiplinler arası bütüncül vebütünleştirici bir yaklaşımla uygulanır.Bu ilaçların kullanım amacı ruhsal bozuklukları ve sorunları tedavi etmek olduğundan, danışanın psikiyatri uzmanı tarafından detaylı değerlendirilmesinden sonra, var olan ruhsal sorunun veya hastalığın tanısına göre tedavi seçenekleri belirlenerek, gerekli ise, uygun ilaç tedavisine karar verilir.Yaygın inanışın aksine, çoğu psikofarmakolojik ilaçlar bağımlılık yapmazlar ve tedavi edilen hastanın kişiliğini değiştirmezler. Aksine, hastalığın semptomlarının hafiflemesine, düzelmesine ve yaşam kalitesinin arttırmaya yardımcı olurlar. İlaçlar;-Etkinlik-Uygulama yolu-Güvenlik profili-Yarı ömrü (ilacın vücutta kalma süresi)-Eliminasyon yolu (vücuttan atılma yolu)-Doz sıklığı-Diğer ilaçlarla etkileşimitemel alınarak seçilir.
Ayrıca reçete edilen ilaçların yanıtları, danışanın özelliklerinden ve davranışlarından etkilenmektedir. Etkileyen bu faktörler: -Yaş (yaş nedeniyle metabolizmadaki değişiklikler)-Cinsiyet-Etnik köken-Genetik polimorfizmler-Var olan tıbbi hastalıklar (böbrek yetmezliği, karaciğer yetmezliği)-Bazı gıda veya takviyelerle kullanımı-Diğer genetik belirleyiciler-İlacın verilen dozlarda ve aralıklarda düzenli kullanılması-Diğer tıbbi nedenlerden dolayı kullanılan diğer ilaçlar.
Bu nedenle, bireylerarası ve toplumlararası değişkenliğe yol açan bu faktörler, ilaç tedavisinde kısmen yanıta veya yanıtsızlığa, ilaçlara bağlı istenmeyen yan etkilerin ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.Etki şekline ve uygulama alanına bağlı olarak, psikiyatrik hastalıklarda kullanılan ilaçlar birkaç farklı gruba ayrılır: -Antidepresanlar (depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlar)-Duygudurum dengeleyiciler (depresyon ve mani sırasında duygudurumu dengeleme ve nüksetmeyi önlemek için kullanılan ilaçlar)-Nöroleptikler (düşünce ve algı bozuklukları olan çeşitli psikotik bozuklukları tedavi etmek için kullanılan ilaçlar)-Anksiyolitik ajanlar (kaygı giderici ilaçlar)-Hipnotikler (uyku düzenleyici ilaçlar)-Anti-demans ilaçları veya nootropikler (demans tedavisi için kullanılan ilaçlar),-Psikostimülanlar (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu tedavisinde kullanılan ilaçlar)
Diğer tüm etkili ilaçlar gibi, psikofarmakotik ilaçların da yan etkileri vardır. Ancak genel olarak, yeni jenerasyon ilaçlar daha iyi tolere edilmektedirler. Psikiyatri uzmanları tarafından ilaç tedavi seçiminde; genellikle en etkili, en az yan etkili ve en düşük doz uygulanmaktadır. Bazen, kişi için en etkili ve en iyi tolere edilen ilaç bulunmadan önce birkaç tedavi stratejisi denenebilmektedir. Eğer ilaç iyi tolere edilemiyorsa, yeterli etki görülmüyorsa psikiyatriste danışılmalıdır. Psikiyatriste danışılmadan ilacın asla dozu değiştirilmemeli, kesilmemeli, ya da başka bir ilaca geçilmemelidir. Var olan hastalık düzeldikten sonra bile, hastalığın semptomlarının tekrarlamaması için hasta bir süre ilaç almaya devam etmelidir. İlaç/ilaçların kullanma süresi, hastalığın şiddetine, tedaviye yanıtına, varsa daha önceki hastalık ataklarınınsayısına, sıklığına ve yaşam kalitesine bağlıdır. Hasta ilacı bırakmaya doktorla karar verdiyse, genellikle ilacın dozu azaltılarak, yavaş yavaş kesilmektedir. Bu yöntem, ilacın aniden kesilmesine neden olabilecek rahatsız edici etkilerin ortaya çıkmasını engellemektedir.Özet olarak, psikofarmakolojik ilaçlar, merkezi sinir sistemi üzerinde terapötik bir etkiye sahiptir. Bu şekilde ruhsal bozuklukların neden olduğu patolojik değişikliklerin düzelmesini sağlarlar.